HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: UĞUR DEMİRCİ

(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, "CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, sahipsiz hayvanların öldürülmesini öngören kanun teklifiyle ilgili “Bu kanun zaten bize göre uygulanabilir bir kanun değil. Barınak kapasitesi bir anda yüz katına çıkmadığı halde, olacak tek şey: Hayvanların istiflenip nefes alamayacakları koşullarda, hastalıkların daha hızlı yayılacağı koşullarda toplanması, saldırgan ve çok hareketli hayvanların dışarıda kalıp daha fazla üremeleri ve onların insanlara daha fazla saldırmaları. Biz bu kanunu uygulayamayız. Çünkü bu sadece hayvanlara değil, insanlara da zarar veren bir sonuç olurdu. O yüzden belediye başkanlarımız ve yetkilileri bu kanunu uygulamayacaklar” dedi.

CHP Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, sahipsiz sokak hayvanlarının toplatılıp, öldürülmesini öngören yasa teklifini ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Gökçen, şunları söyledi:

"Böyle bir sorunun varlığını hepimiz kabul ediyoruz. Sanki bir kısım vatandaş, bir kısım siyasetçi kabul etmiyormuş gibi bir algı çalışması yapıldı. Fakat sabahlara kadar devam eden bir komisyon çalışması oldu. Bizler orada hukuki olarak da itirazlarımızı dile getirdik. Aynı zamanda vicdani itirazlarımızı dile getirdik. Burada temel hedef ne yazık ki bir köpek sorununu çözmek değil, CHP’li belediyeleri cezalandırmak, muhalif belediyelere hem belediye başkanlarına hem belediye yetkililerine hapis cezası vermek için yeni bir bahane aramak ve belediyeleri vatandaşlarla karşı karşıya getirmek. Burada sorunun nasıl çözülebileceğini anlattık.

"Ne zaman yürürlüğe gireceği konusunda sıkıntılı bir teklif”

Öncelikle Veteriner Hekimleri Birliği’nin bazı uyarıları var ve bu uyarıların çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çocukların sağlıklarının ve canlarının korunmasını istiyorsak şunu dikkate almamız lazım: Kırsalda ve şehirlerde şu an yaşam alanlarında olmayan bazı hayvanlar var. Yani daha saldırgan hayvanlar ve kuduz riski taşıyan hayvanlar henüz şehre inmiş değiller. Fakat köpeklerin toplanması ve öldürülmesi, toplu bir şekilde itlafı halinde bu hayvanların da yaşam alanlarına gireceğinden endişe ediyor Veteriner Hekimleri Birliği. Aynı şekilde bu kanun yapım tekniği açısından da sıkıntılı bir kanun teklifi oldu. Çünkü mesela kanun yürürlük maddesine bakıyorsunuz, hemen yürürlüğe giriyor. Yani belediye başkanlarının cezalandırmak için ya da hayvanların toplatılması ve öldürülmesi için hemen yürürlüğe girecekken diğer taraftan belediyelere 2028 yılına kadar bir süre veriliyor. Vatandaşlara da hayvanlarını kaybettirmek için 2025 yılına kadar bir süre veriliyor. Yani ne zaman yürürlüğe gireceği konusunda da sıkıntılı bir kanun teklifi.

"Bu sorunu kısırlaştırma seferberliğiyle çözmek mümkün”

Bizler şunu söylüyoruz: Bunu çözmek mümkün. 2019 yılında AKP'si, CHP'si ve diğer partileriyle birlikte bir komisyon oluşturulmuştu ve bu komisyon ortak bir rapor hazırlamıştı. ‘Bu sorunu, kısırlaştırma seferberliğiyle çözebiliriz. Kaçak hayvan ithalatının engellenmesi için etkili tedbirlerin alınıyor olması gerekir. Üretimin, ticaretin yasaklanıyor olması gerekir. İnternet üzerinden hayvan satışlarının takip ediliyor ve bunların engelleniyor olması gerekir’ denilmişti. Tek bir yerde bir tedbir aldığınızda veya merkezi hükümet olarak sorunun varlığını reddedip bütün sorumluluğu belediyelere bıraktığınızda veya sadece belediyenin çabası olmasına rağmen merkezi hükümetin hiçbir şey yapmaması durumunda bu sorun çözülemiyor. Bu bilimsel verilerle, uluslararası örneklerle kanıtlanmış durumda.

"Ya öldüreceksin ya da hapis cezasıyla karşı karşıya kalacaksın diye insanlık dışı bir tercihe zorlanıyor belediyeler”

Bizler sorunu çözmek istiyoruz. İnsan ve hayvan arasında bir yaşam tercihi yapmak yerine, ikisinin de korunabildiği bir çözüm öneriyoruz. Bu da hem kısırlaştırma seferberliğinin yapılması hem hayvanların aşılatılması, barınakların koşullarının iyileştirilmesi ve diğer taraftan da üretimin yasaklanması, satışın yasaklanması, kaçak ithalatın, hayvan dövüştürmenin önlenmesi gerekir. Bunun gibi, aslında hayvanların bir taraftan öldürülürken diğer taraftan da üretimini teşvik edecek diğer unsurlarını da ortadan kaldırılması lazım ki veterinerlerin söylediği gibi, o vakum etkisiyle de hayvanların çoğalacağı, yaşam alanlarıyla vahşi hayvanlar arasındaki canlı bariyerin ortadan kalkacağı bir şey için değil, gerçekten sorunu çözmek ve popülasyonun kontrol altına alınması için hep beraber çalışmak zorundayız hem belediyesiyle hem merkez hükümetiyle. Burada belediye başkanları ve belediye yetkilileri, şöyle insanlık dışı bir tercihe zorlanıyorlar: Ya hayvanları toplayacaksın, öldüreceksin ve çocuklara başka hayvanların zarar vermesi pahasına bunu yapacaksın veya hapis cezasıyla karşı karşıya kalacaksın. Böyle insanlık dışı bir tercihe zorlanıyor şu an belediyeler.”

"Bu yasaya muhalefetimizi son ana kadar sergilemeye devam edeceğiz”

Gökçen, “CHP yasanın geçmemesi için nasıl bir muhalefet uyguluyor? Yasanın geçmesi durumunda CHP'li belediyeler bu yasayı uygulayacak mı yoksa hapis cezasını göze mi alacak” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bizim bir Meclis içinde görevimiz var, bir de Meclis dışında görevimiz var. Meclis içindeki görevimiz bu kanundan kaynaklanabilecek ve iyi niyetiyle bu sorunun çözülmesini isteyen bütün vatandaşlara doğrusunu anlatabilecek bir muhalefet ortaya koymak. Bu yüzden sabahlara kadar çalışıldı. Tabii ki biz çalışmaktan şikayet etmeyiz ama gönül isterdi ki biz emekli için, asgari ücretli için, çocukları gerçekten koruyacak yasalar için çalışalım. İstismarla, şiddetle mücadele için çalışalım. Fakat halkın birinci gündemi yoksullukken, ekonomik krizken ne yazık ki biz burada uzun saatler ve aralıksız bir şekilde yıldırma politikasıyla çalıştırıldık. Ve sonuç olarak biz buradaki muhalefetimizi Genel Kurul aşamasında da sürdüreceğiz. Umuyoruz ki geri çekilir. Hala geç değil, hala uygulamaya girmiş değil kanun. Vatandaşlarımız da buradan uyarmak ve duyurmak isterim: Kimse şu anda hayvanları toplu bir şekilde öldürmeye kalkmasın. Hala bu bir suçtur. Genel Kurul aşamasında çekilmesini isteriz ama eğer çekilmezse, bizim çok ani gelişen önemli mazeretler haricinde milletvekillerimiz tamamen burada olacaklar. Ve bu yasaya muhalefetimizi son ana kadar sergilemeye devam edeceğiz.

"Halkı temsilen Meclis’te, halkla beraber sokakta protestolarda olmaya devam edeceğiz”

Diğer taraftan Parlamento dışındaki görevimiz de şu: Toplumda yükselen ciddi bir tedirginlik, ciddi bir kaygı var. Dolayısıyla toplumsal muhalefetle bir arada olmaya devam edeceğiz. Biz Meclis içinde görüşmeleri yaparken dışarıda; mevcut koridorlarındaki vatandaşlarımızın televizyon kaldırılarak izlenmesi engellendi, tutanaklar geç getirildi ve diğer taraftan o koridorlarda bekleyen hayvan hakları savunucularına iktidar milletvekilleri tarafından hakaretler yağdırıldı. Meclis’in dışına geldiğimiz zaman, insanların barışçıl bir şekilde protesto etmesi engellendi, polis müdahalesiyle karşılaştılar. Milletvekillerimiz orada da yer aldılar hayvan hakları savunucularıyla birlikte. Bu yüzden biz hem halkı temsilen burada hem de halkla beraber sokakta barışçıl gösterilerde, protestolarda ve haklı tepkide beraber olmaya devam edeceğiz.

"Kanun sadece hayvanlara değil, insanlara da zarar veren bir sonuç doğurur. O yüzden belediye başkanlarımız bu kanunu uygulamayacaklar”

Belediyelerimiz bu kanunu uygulamayacaklar. Çünkü bu kanun zaten bize göre uygulanabilir bir kanun değil. Yani uygulanmaması ve doğru uygulanmaması için önemli sorunlar var. Teknik açıdan da sorunlar var. Bir örnek vereceğim: Şu anda belediyelerin barınaklarda hayvanlara iyi bakması, aşılaması, kısırlaştırması, saldırganlarsa onları rehabilite etmesi lazım. Şu anda bu kanun teklifiyle çok ilginçtir ki o kısırlaştırma ve aşılama kelimeleri çıkarılıyor. Gerçekten sorunu çözmek isteyen, barınak şartları iyi olan bir belediye bile, kısırlaştırma işleminden vazgeçmek zorunda. Çünkü bütçesini buna harcadığı zaman yine hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya kalabilir. Yani işin özündeki mantıksızlığı artık bu noktaya getirmiş durumdalar. Sahiplendirme ekleniyor. Buna kimsenin itirazı yok zaten. Ama aşılamayla kısırlaştırmayı yetkilerden nasıl kaldırırsınız mesela? Nüfus konusunda zaten belli bir veri yok, kaç tane hayvan var hala kimse bilmiyor. Kanun teklifinde tahmini rakam yazar mı mesela? Tahmini rakam yazmışlar. Barınak kapasitesi bir anda yüz katına çıkmadığı halde, olacak tek şey: Hayvanların istiflenip nefes alamayacakları koşullarda, hastalıkların daha hızlı yayılacağı koşullarda toplanması, saldırgan ve çok hareketli hayvanların dışarıda kalıp daha fazla üremeleri ve onların insanlara daha fazla saldırmaları. Biz bu kanunu uygulayamayız. Çünkü bu sadece hayvanlara değil, insanlara da zarar veren bir sonuç olurdu. O yüzden belediye başkanlarımız ve yetkilileri bu kanunu uygulamayacaklar.”

"Belediyeleri borçlandırıyorsunuz, o belediyeler CHP’ye geçince borçlar bir anda sorun teşkil etmeye başlıyor”

Adalet Bakanı Tunç: "Darbecilerin yaptığı bir anayasayla yol yürümek Türkiye’ye yakışmaz" Adalet Bakanı Tunç: "Darbecilerin yaptığı bir anayasayla yol yürümek Türkiye’ye yakışmaz"

Gökçen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Belediyelerin SGK borçlarını tahsil edeceğiz” sözlerini ise şöyle değerlendirdi:

“31 Mart'tan hemen sonra, iktidarın seçim sonuçlarından ilk başta aldığı veya alma ihtimali olan mesajlar konuşuluyordu, ‘Acaba doğru mesajı aldılar mı? Acaba eleştirileri dinleyecekler mi’ diye. Ama zaman içinde gördük ki tam tersine bu sonucu hazmedemiyorlar. Mesela hayvan hakları komisyonunda, ‘Belediyeleriniz ne yapıyorsa yapsın’ diyen milletvekilleri oldu. Halbuki biz, çözüm yanlısı herkesin birlikte çalışması gerektiği vurgularını yapmıştık. 31 Mart sonrasında, belediye binalarımızda borç tabloları asılmıştı. Biz şeffaf yönetim anlayışı gereğince halkımıza şunu açıklıyoruz: Bizim kaç paramız var? Bu paranın ne kadarı nereye gitmiş? Ne kadarı halka gitmiş? Ne kadar borçla devralmışız? Ve şu an baktığınız zaman en borçlu belediyeler, AKP'den CHP'ye geçen belediyeler. Düşünün ki hem borçlandırıyorsunuz hem o parayı halka hizmet için kullanmıyorsunuz, üstüne CHP’li belediye kent lokantaları açtığı zaman ‘25 kuruşa simit yok. Bu lokantaları kaldırın’ diyorsunuz, ulaşımda, suda indirimler yapıldığı zaman trollerinizle birlikte saldırıyorsunuz ve ondan sonra AKP'li belediyelerin şatafata, lükse harcadığı paralar, CHP’ye geçen belediyelerde bir anda sorun teşkil etmeye başlıyor.

"Borçları halkımıza ifşa edeceğiz, hizmette de hiçbir aksama olmayacak”

Burada mücadele edilen ve intikam alınmaya çalışılan CHP veya o belediye başkanları değil. Belediye başkanlarımızın şahsında, halk cezalandırmak isteniyor. Ve tabii ki amaç; hizmeti aksatmak, belediyeyi vatandaşın karşısında zor duruma sokmak, borçlu göstermek, sanki kendisi o borcu yapmış gibi göstermek. Ama biz bütün bu engellemelere alışkınız ve şuna da alışkınız: Bizim belediye başkanlarımız bütün engellemelere rağmen halkın yanında olmaya ve çok daha kısıtlı bütçeleri, çok daha verimli harcadıkları için halka görünür hizmetleri yapmaya da alışkınlar. O yüzden bizler bu anlayışla hareket edeceğiz. Halkımıza ifşa edeceğiz. Diyeceğiz ki ‘Kendi yaptıkları borçları bizden tahsil etmeye çalışıyorlar.’ Biz hem bu borçlar konusunda şeffaf bildirimleri yapacağız aynı zamanda hizmette de herhangi bir aksama olmayacak. Bütün engelleri tek tek açacağız.”

Kaynak: anka